Doç. Dr. Salt, güzelavrat otunun yabani bir ot olduğunu ve halk arasında güzelavrat otu, yaban tütünü veya dilber otu olarak da adlandırıldığını belirtti. “Güzelavrat otu denmesinin sebebi, eski çağlarda kadınların güzelleşmek amacıyla bu otu sıvı hale getirip, göz bebeklerine damlatıp, büyütmesinden kaynaklanıyor” diye ekledi.

Doç. Dr. Salt, güzelavrat otunun ıspanak, pırasa, tere gibi bitkilerin arasına karıştığını ve iyi temizlenmeden tüketildiğinde zehirlenmelere yol açtığını anlattı. “Hastaların başvuruları çok farklı şekilde oluyor. Hastalardan bazıları ‘kendimi iyi hissetmiyorum’, ‘ateş bastı’ ve ‘idrarımı yapamıyorum’ gibi şikayetlerle geliyor. Bir maddenin zehir olup, olmadığını belirleyen şey dozudur. Hastalara gelen doz yüksek olduğu için bu tip belirtilere neden oluyor. Beyinden halüsinasyonlar gösterebiliyor. Var olmayan şeyleri varmış gibi gösteriyor ya da terlemeyi önleyip, vücut ısısını aniden yükseltebiliyor. Mesanenin şişmesine, kalpte çarpıntı hissine neden olabiliyor. Hastalarımızın çoğunda bu bulgular mevcuttu. Eğer ki çok yüksek dozda alındıysa, komaya kadar gidebiliyor” dedi.

Doç. Dr. Salt, güzelavrat otu zehirlenmesinin ölümcül olabileceğini ve yoğun bakım gerektirebileceğini söyledi. “Şu ana kadar ölümcül bir vaka ile karşılaşmadık ama yoğun bakımda takibi devam eden hastalarımız mevcut. Bu gidişle de sayının artma riski var. Çünkü bu ot yabani olarak yetişiyor ve hasat esnasında da diğer bitkiler ile toplanıyor. Halkın bu hususta dikkatli olması gerekiyor” diye uyardı.