İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, katıldığı bir televizyon programında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Soylu'nun açıklamalarında 5 yıl önceyi işaret etmesi ise kafa karıştırdı.

Soylu; "Bundan 5 yıl önce çocuklarınızı AVM'ye gönderebiliyor muydunuz? Türkiye'de her gün bir patlama vardı." açıklamasıyla kafa karıştırdı. 

5 yıl önce iktidarda AKP'nin olduğu ve Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olduğu bilinirken Soylu'nun açıklamasında kimi hedef aldığı anlaşılamadı.

Soylu'nun açıklamalarından satır başları şöyle oldu:

Pandemi her bir adımını yeni yaşadığımız süreç. Dünyayı hepimiz gördük. İnsanlar morglardan cenazelerini alamadılar. Hastaneye kabul edilmediler. Çok büyük kapanmalar yaşadılar. Birçok tedbir aldılar. Biz de hem kendimize yönelik pandemi sürecinin büyümesi konusunda tecrübelerimiz ve dünyadaki tecrübeleri takip ederek adım attık.

Sayın Cumhurbaşkanımız dört ana kriter belirledi. Bunlardan bir tanesi kamu düzeni. Allah'a şükürler olsun. Avrupa'da yürüyüşler, protestolar, isyanlar. Türkiye'de bir tane böyle bir şey olmadı. Birileri bunlardan rahatsız. Milletimizin hem metaneti hem sabrı, hem vakarı çok yüksek. Hem de Cumhurbaşkanımıza inancı yüksek. Kamu düzeni ve kamu güvenliği konusunda baştan itibaren vali, kaymakam, belediye başkanlarımız her kez çaba sarfetti.

En yakınlarımızı kaybettik. En önemli birikimlerimizi kaybettik. Dünyada ve bizde iniş çıkışlar oldu. Şu anda 10 bin seviyelerinde. Hastanelerde şu anda 850-900 kişilik potansiyel söz konusu. Kudüs meselesi mesela. Milletin kendi içindeki boşaltması gerekir. Diğer taraftan ligler.

Kapatmazsanız bitersiniz dedikten sonra kapandığımızda 'esnafı bitirdiniz' diyebilen bir muhalefet var. Aşı olmayı teşvik ediyoruz. İnanın bazı sektörleri kendim arıyorum. Biraz daha sabredin, zorluğumuzu biliyorsunuz diyorum. Tekrar geri dönmeyelim diyorum.

Aşılarda hızlanmayı yakaladığımız andan itibaren çok rahat adım atacağımızı ifade edebilirim. 1 Haziran'dan itibaren daha rahatlayacağımıza inanıyorum. Şu anda bir ölçü tutturmak yanıltmak anlamına gelir. Niyetimiz mümkün olduğunca kısıtlamaları ortadan kaldıracak adımları atmak. Amacımız ters bir rüzgarla karşılaşmamak için temizlik, maske, mesafe tüm tedbirleri ortaya koymak.

Toplu taşıma işini bu dönemde beceremedik, becerilebilirdi. Biz elimizden geldiğince yaptık. Benim otobüsü durdurup inin aşağı dememin anlamı yok. Burada ne kadar insanın binip, binmeyeceği. Benim burada milletimize de istirhamım, toplu olarak bulunduğunuz yerlerden biraz sarfı nazar etmeleri. Hastalıktan düşmemeliyiz.

Sosyal vefa grupları 22 milyon haneye ulaştılar. Yaşlılara ödemelerini verdiler. Dünyada olmayan sistemler gelişti. Sadece polis, bekçi, öğretmen, imamlık yapmadılar. Vatandaşımızın ayağına gittiler.

Dünyada böyle bir sistem yok. Bu tam anlamıyla herkesin birbirine destek olduğu, empati duyduğu, özellikle 65 yaş üstü büyüklerimize kıymet gösterdiği bir dönem oldu.

Dünyada hasta seçmeye başladıkları zaman biz buna müsaade edemezdik. Bu büyük millet bize büyük emanetler bıraktı. En büyük emaneti karakterdir.

Bekçilik sistemi sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye'ye emanet ettiği, Türkiye'nin asayişini başarılı bir şekilde yönetilmesini sağlayan sistemin adıdır. Birileri korkuyor, nereden çıktı bu bekçi diyorlar.

Buna yönelik ideolojik bir bakış açısı var. Biz bugün bekçileri polis akademisinde eğittik. Toplam 5 aylık eğitim. Yüzde 100'e yakın lise ve üniversite mezunları. Uyuşturucudan her türlü asayişsizliğe, hırsızlığa ve hatta terör meselesine kadar bekçilerimiz görevdedir.

Şunu söylemem gerekir; 100 yıldır bu saldırganlık devam ediyor. Türkiye'yi yönetmemek, yönettirmemek ve Türkiye'yi vesayet sistemi üzerinden istedikleri gibi idare etmek. Biz buna kayıt dışı siyaset diyoruz. 1961 darbesi Türkiye'deki kayıt dışı siyasetin başlangıcıdır.

Türkiye terörle mücadeleyle karşı karşıya kaldı, özellikle 60'dan sonra gayrinizami harp taktiklerinin bütün saldırılarıyla karşı karşıya kaldı. 71, 80, 28 Şubat, 27 Nisan, 17-25 Aralık, 6-8 Ekim, 15 Temmuz, en son amiraller bildirisi. İki adım tarumar etti. Birisi 15 Temmuz, biri de Cumhurbaşkanlık krizi. Bugün bu telaşın, saldırganlığın temel sebebi, tam da 60'da kurulan düzenin bu millet tarafından, sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kurulan tasfiyesine yöneliktir.

Türkiye sağlık sistemi, hastane, üniversiteleriyle 27 Nisan öncesi mi? Hayır, kapasite geliştirmiştir. Atak helikopterinden kendi ürettiğimiz mühimmatlara kadar. Simetrik ve asimetrik birçok saldırıyla karşı karşıya kaldık. 15 Temmuz'un faili bugün nerede? Bugün Cumhurbaşkanımıza antisemitist diye saldıranlar 15 Temmuz'un failini ülkelerinde tutuyor.

Bunu hepimiz biliyoruz. Ben bu sözlerimden dolayı Amerika'dan iki defa kısıtlama almış bir insanım. ABD Büyükelçileriyle görüşmem, bu ülkeye saygı duymaya başladıkları andan itibaren ancak veririm. Cumhurbaşkanımız var, ne meseleleri varsa görebilirler. Bizim bu konuda bütün vekaletimiz sayın Cumhurbaşkanımızdadır.

Bakıyorlar ki, pandemi geçti, bu kadar ekonomi saldırı, asimetrik, simetrik saldırı yaptık, Kudüs'ü başkent ilan ettik, Müslümanların karizmasını çizmeye çalıştık. Ermeni yasa tasarısını geçirdik. Burada Türkiye bir karar vermiş.

60'tan beri yaşayan Türkiye, Başbakanı idam edilen Türkiye, Süleyman Demirel'in eşine tasallut edilen tablo, rahmetli Özal'ın eşi Semra Hanım için her türlü dedikodu, iftirayı alçakça çıkaran bir tablo. Sadece terör silahlı değil. Gayrinizami harp teknikleri yalan ve iftira üzerinden istikrarsızlık ve emperyalist aklını işlevselleştirmeye çalışıyor.

17-25 Aralık FETÖ ve Amerika'nın istediği gibi bitseydi ne olurdu? Tarih nasıl değişirdi? Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Adnan Menderes Müzesi inşallah açılacak. Yıllardır başbakanı millet ağzına getiremedi. Yıllardır asıldığı darbeyi bayram yaptılar. Akşener'in dediği yakışır mı? Çocukları katleden, öldüren, savunmasız, masum insanları ortadan kaldıran, dinimize tasallut eden. Sayın Cumhurbaşkanımız milyonlarca insanı ev sahibi yapmış. Bir gitsin İdlib'e. Biraz yürek ister. Yüz binlerce insan orada.

Çadırdan aldık beş yıldızlı hale getirdik. 50-100 yıl sonra o memleketin evlatları 'Bizi öldürüyorlardı Türkler bize sahip çıktı' diyecek. Hristiyan, Ezidi, Türk, Kürt, Arap hepsini kucakladık. Ne ortaya koydunuz da siz sayın Erdoğan ile Netanyahu'yu aynı kefeye koyuyorsunuz. Elinize verilen sipariş var. Kılıçdaroğlu bizi suçlayacağına CHP'nin bir oyuna bak bakalım! CHP'liler hadi sorun partinizin oyunu. Telaştalar, acele ediyorlar. Biz Libya'dayız, Doğu Akdeniz'deyiz.