Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) dünkü aylık toplantısında politika faizini 200 baz puan artırarak yüzde 17’den yüzde 19’a yükseltti.

Birgün'den Ozan Gündoğdu'nun haberine göre; Karar piyasalarda sürpriz etkisi de yarattı. Toplantı öncesinde yapılan anketlere göre beklenti faizlerin 100 baz puan kadar artırılacağı yönündeydi. Zira son faiz artırımından bu yana enflasyon da yüzde 1 kadar artmıştı. Buna paralel bir faiz artışı beklenirken, Merkez faiz artışında bunun da ötesine geçti.

Öte yandan faiz gerilimi iktidar cephesini de ikiye bölmüş durumda. Berat Albayrak’ın ortadan kaybolmasının ardından iktidar medyası, hükümetin ekonomi politikasını adeta topa tutuyor.

PPK toplantısının gerçekleşeceği 18 Mart’ta Yeni Şafak “Faizi kim istiyor” manşetiyle çıktı ve iktidarın alışılagelen “faiz lobisi” söylemine yaslanarak dış güçlerin ‘Merkez’e faiz arttır’ baskısı yaptığını vurguladı. Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu’nun da dünkü köşesinin konusu Merkez’in faizleriydi.

Müderrisoğlu “Faiz ve sonrası” başlığını taşıyan yazısında Merkez’in son aylarda politika faizini yükselten politikasını sert şekilde eleştirerek Merkez’in her ay “Faiz testine” tabii tutulduğunu söyledi. Yeni Şafak’tan Levent Yılmaz dünkü köşesinde “Hatadan dönmek erdemdir” dedi ve Merkez’i faizi artırmaya değil indirmeye davet etti. Gazete ekonomi sayfasında da faizi artırmanın enflasyonu da artıracağı tezini işledi.

İktidara yakınlığıyla bilinen iş çevreleri de Merkez’e isyan halinde. MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan Yeni Şafak’a verdiği demeçte faizin kırmızı çizgileri olduğunu “sanayici ve üreticinin sırtında büyük bir yüke dönüşen faizin indirilmesi gerektiğini” söyledi.

Tüm bu tartışmalara Cumhurbaşkanı Erdoğan henüz dahil olmuş değil. Ancak kendisinin her lider gibi yüksek faizden hazzetmediği, dolayısıyla Merkez’in kararlarına şimdilik tahammül ettiği biliniyor. Ancak Erdoğan’ın gösterdiği bu tahammülün sınırına gelindiği de ortada.

Damadı Berat Albayrak görevden ayrıldığında yüzde 10,25 olan politika faizi bugün yüzde 19’a çıkmış durumda. Gelecek aylarda yaşanacak Halkbank davası, S400 yaptırımları gibi bir dizi dış politik gerginlik döviz kurlarını yukarı yönlü etkilemeye aday gündemler.

Böyle bir durumda Merkez döviz kurlarını ve böylece enflasyonu kontrol etmek için yine faiz artırımına gidecek mi? Dün yayımlanan PPK açıklamasındaki “Kalıcı fiyat istikrarı ve enflasyonda yüzde 5 hedefine varıncaya kadar, politika faizi ile gerçekleşen/beklenen enflasyon arasındaki denge, güçlü dezenflasyonist etkiyi koruyacak şekilde kararlılıkla sürdürülecek” ifadeleri ciddiye alınırsa Merkez, faiz politikasındaki kararlı tutumunu sürdürecek.

Ancak erken seçim olmasa dahi seçimlere 2 yıl kalmışken, son 2 yılda iki Merkez Bankası başkanı eskiten Erdoğan’ın piyasayı sürekli yavaşlatan yüksek faize daha ne kadar tahammül göstereceği belirsiz. Üstelik önceki merkez bankası başkanlarının arkasında iktidar medyası dururken, şimdiki Başkan Naci Ağbal iktidar medyasından da sert eleştirilerle karşı karşıya. Durum böyle olunca Merkez’in kararlı durduğu konusundaki iddiası bir gece kararnamesiyle yerle bir olabilir. Bunca çelişkiyi gören piyasa aktörleri ise asıl ipin Erdoğan’da olduğunu görüyor ve Merkez’den gelen açıklamalar yerine ülkedeki politik iklime göre şekil alıyor.