Doğu Anadolu'da çokça tüketilen ışgın otunun bir diğer adıyla yayla muzunun bilimsel araştırmalar sonucunda kanser hücrelerini yok ettiği ortaya çıktı.

Memleketten gelen sağlık; ışgın hayatınızı kurtarabilir. Anadolu’nun kadim sebzesi ışgın, ününü Amerika’ya kadar duyurmuş durumda. Öyle ki, yapılan araştırmalar sonucu kanser hücrelerini yok ettiği ortaya çıktı. Herkesin çok fazla bilinmeyen mucizevi 'ışgın'la tanışma vakti geldi o halde!

Anadolu’da yayla muzu olarak da bilinen ışgın, Atlanta Üniversitesi’nde iki aşamada değerlendirmeye alındı. Çıkan bulguya göre kanser hastalığının yeni bir ilacı olacak nitelikte.

Deney sonuçlarının olumlu olması, bilim insanlarını da harekete geçirmiş durumda. Birkaç yıl içerisinde kanser tedavisinde kullanılmak istediklerini belirtiyor uzmanlar.

Kanser hücreleri tedavisinin yanı sıra birçok hastalığa da iyi gelen ışgın, Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi’nde sıklıkla tüketiliyor. Anadolu insanının alışkın olduğu dağ muzuna, batı kesim biraz uzak kalmış sanki.

Hatta içimizde adını duymayanlar da çıkacaktır ama olsun. Işgın otunun tüm faydalarını öğrenmek isteyenler için sıralıyoruz. Kuzugiller familyasından olan ışgın çiğ, zeytinyağlı, yumurtalı olarak yenilebiliyor. Reçelini yapanlar da var tabii, onlar bu tada gerçekten aşık… Yüksek oranda C vitamini içermekle beraber hazmı kolaylaştırır ve mideyi rahatlatır. Mide bulantısı yaşıyorsanız, taze ışgın yemeniz yeterli. Tükettiğiniz andan itibaren kusmanızı engelleyecektir. Yukarıda da detaylı olarak bahsettiğimiz gibi, içerdiği polifenol maddesi sayesinde kanser hücrelerinin gelişimini engelliyor. Afrodizyak etsini de unutmamak lazım… Bu ayrıntıya dikkat edelim: Hamile ve emziren kadınların ışgını tüketmemesi öneriliyor. Ayrıca oksalik asit içerdiği için yaprakları kesinlilke tüketilmemeli, çünkü zehirleyebilir.

Işgın Nerede ve Nasıl Yetişir?

Sivas, Erzurum, Malatya, Bingöl, Bitlis, Tunceli, Elazığ, Hakkari, Van ve Mardin civarında bol bol bulmak mümkün ışgını. Toprakta yetişen bu bitkinin tadı kiviyi anımsatıyor. Hafif ekşimsi olan ışgının çiçekleri de oldukça hoş kokulu. Hatta bazı içeceklerin yapım aşamasında da kullanılmakta bu çiçekler.

Toprakta yetişen ışgın bitkisinin gövdesi ve kök kısmı tüketilmeye uygundur. Yaprakları haricinde güzel tada varmanız gayet mümkün.

Değeri dudak uçuklatıyor

ABD Atlanta Üniversitesi’nde iki aşamayla birlikte yapılan deneyler eşsiz sonuçlar verdi. Fareler üzerinden sağlanan deneyler, paritein isimli kırmızı pigmentlerin kanser hücrelerine enjekte edildi ve çıkan sonuç şok etti.

Yapılan deneylerin ardından iki gün içinde kanser hücrelerinin yarısının öldüğü görüldü. Pigmentlerin modifiye edilmiş çeşidinin ise tümörlerin gelişimini azalttığı aktarıldı.

Araştırmadan çıkan birçok bulgu kansere karşı mücadelede önemli olabileceğini gösteriyor. Fakat her ne kadar olumlu haberler geliyor olsa da kesin bir kanser tedavisi niteliğinde bir üretim bulunmamakta.

İngiliz Daily Express gazetesinde yer alan haber ise dünyada geniş bir yankı uyandırdı. Kuzukulağıgiller familyasından oluşan Işgının Latice ismi ‘Rheum’ olarak geçiyor. Işgın ise Anadolu’da ‘ışkın, aşkın, eşkin, uçgun, uşkun’ isimleriyle bilinmekte. Işgın, Güneybatı Asya’nın ılıman ve subtropikal bölgelerinde yetişmekte. Tozlaşması rüzgarla sağlanan ve kendi cinsinin diğer türleriyle birlikte melezlenebiliyor. Işgın, tıbbi bitkiler sınıfına girmesinden kaynaklı olarak farmakalokjik araştırmalarda sıklıkla kullanılmakta.

Çiğ olarak doğrudan temizlenerek yenilmesinin yanı sıra yemeklere de lezzet ekleyebiliyor. Anadolu’da yok olma tehlikesi altında olduğuna dair bir araştırma da bulunmakta. Bünyesinde A, B, C vitaminlerinin yanı sıra demir ve fosfor yönünden de son derece zengin. İdrar sökücü, böbrek çalıştırıcı, bağırsak çalıştırıcı olarak da kullanılmakta.

Çalışmalar sürüyor

Dünya basınında geniş yankılar uyandıran bu çalışmalar önümüzdeki günlerde detaylı şekilde paylaşılacak. Olası bir başarı durumunda da yeni çalışmalar yapılacak. Ancak uzmanlar, beklentilerin büyük olmaması gerektiğini belirtiyor. Bitki, sağlık için oldukça başarılı sonuçlar verirken kansere karşı mücadelede ne denli başarı gösterebileceği bilinmiyor.