Saymaz'ın bugünkü yazısı şöyle:

Aydın'da, 92 yaşındaki Hanım Punalı, 5 Mart günü evinde öldürülmüş halde bulundu.
İddiaya göre Punalı, cinayetten önce istismara uğramıştı.
Cinayet nedenlerine ve katilin kimliğine odaklanmamız gerekirken eline dikkat kesildik.
Daha doğrusu, sağ elinin ön yüzündeki üç hilalli dövmeye…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “MHP lekesiz, gölgesiz ve şüphesiz ambleminin istismarına, adi bir suçlu vasıtasıyla karalanmasına asla göz yummayacaktır” diye tweet attı.
İçişleri Bakanlığı, derhal harekete geçti.
Bahçeli'den bir saat sonra bakanlık, “Failin elindeki dövme görüntüsünün yansıması ile ilgili ihmal ya da kasıt bulunup bulunmadığının soruşturulması” için iki müfettiş görevlendirdi.
Halbuki asıl mesele, katilin adliyeye götürülürken çekilen fotoğrafı olmamalıydı.
Asıl mesele, Aydın'ın Sultanhisar ilçesinde yaşayan 23 yaşındaki Aytu Çetin'in “Hayriye teyze” dediği 92 yaşındaki komşusunu neden öldürdüğüydü.
‘MİDEM AĞIRIYOR' DİYE EVE GİRDİ
Çetin'in sabit bir işi bulunmuyor.
Yazları otelde çalışıyor.
Kışları hırsızlıktan geçindiği ileri sürülüyor.
Çetin, Emniyet'te alınan ifadesinde, cinayet sabahı 8'de kahveye gittiğini, öğlene kadar vakit geçirdiğini, sonra şarap alıp Sultanhisar Sebze Hali'nin yakınında içtiğini söylüyor.
Saat 15.15'te eve dönerken, Punalı'yı gördüğünü iddia ediyor.
Punalı'yı çocukluktan beri tanıdığını anlatıyor..
“Teyze daha önce bana ve kardeşime ‘Hırsızlık için evime giriyorsunuz' diye iftirada bulunmuştu. Evine hiçbir zaman hırsızlık amacıyla gitmedim” diyor.
Yalnız yaşayan Punalı, şifacı diye biliniyor.
Ağrısı sızısı olanları eliyle iyileştirdiğine inanılıyor.
Çetin, şöyle devam ediyor:
“Saat 15.30'da Punalı'nın yanına gittim. Midem biraz rahatsızdı ve karnım ağrıyordu. Punalı, karın ağrısı olanlara eli ile bakıyordu. ‘Karnım ağrıyor' dedim. ‘Geç içeriye' dedi. Salondaki çekyata oturdum. Beş dakika sonra geldi. ‘Hayriye teyze bana para ver' dedim. Bunu şuursuzca söyledim. ‘Param yok' dedi. Çekyattan kalkarak teyzenin iki kolundan tutup silkeledim. Silkeleme esnasında yere düştü. Şuurumu kaybettiğim için şu an tam hatırlamıyorum. Kaçtım.”
OTEL ODASINDA YAKALANDI
Aytu Çetin minibüse binerek, Nazilli'ye gitti. Önceden kaldığı P. Otel'e girdi. Kaydını yaptırdıktan sonra çarşıya çıktı. Üç bira alıp içti. Odasına döndü.
Dinlenirken kapıya gelen polislerce gözaltına alındı.
Şunları söyledi:
“Hayriye teyzenin evine gitmemdeki amaç, öldürmek değildi. Karnımdaki ağrımdan dolayı girdim. Alkolün etkisiyle bir an şuurumu kaybettim. İstenmeyen bir olay yaşandı.”
CEBİNDEN 450 TL ÇIKTI
Polisin yaptığı araştırmada Çetin'in girmeden önce evin önünden iki kez geçtiği tespit edildi.
Ev dağınık halde bulundu.
Boğularak öldürülen Punalı'nın giysileri sıyrılmış, cinsel organı zorlanmış haldeydi.
Kasıklarında kan vardı.
Çetin'in yakalandığı otelde bir tuvalet kağıdı ile kasıklarını silmesi dikkat çekiciydi.
Tuvalet kağıdında kan lekesi bulunuyordu.
Katilin vücuduna kesik atarak zarar verdiği belirlendi.
Cebinden 450 TL çıktı.
İhtimal, Punalı'dan çalmıştı.
ERKEĞİN VATANI, KADININ MEZARLIĞI
Türkiye, katilin sağ elindeki üç hilalli dövmeyi tartışırken, fotoğrafçıların göremediği kör bir noktada, ikinci bir dövmesi daha vardı:
Boynuna ay-yıldız işlenmişti. 
Düşündürücü olan…
Katillerin, tecavüzcülerin, hırsızların, yolsuzların, vurguncuların, organize suç örgütü liderlerinin; emperyalizme karşı ezilenlerin mücadelesini temsil eden güzel bayrağımızı kirletmesidir.
Çekin kirli ellerinizi bayrağımızdan! Çekin, kadınların kanına bulanmış lanet ayaklarınızı yurdumuzdan! Yurt dediğimiz… Erkeklerin vatanı, kadınların mezarlığı değildir. Birlikte yaşadığı bütün canlıları sevmekle başlar yurtseverlik. İnsana düşman olanın yurdunu sevdiği görülmüş müdür?