Sözcü Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, Almanya'da başarıya ulaşan Türkleri köşesine taşıdı.

Türk biliminsanları Profesör Uğur Şahin ve Özlem Türeci, Financial Times tarafından “yılın kişisi” seçildiğini vurguladı.

Özdil, "Uğur Şahin ve Özlem Türeci'nin başarısı, fırsat eşitliği sağlanması halinde Türk milletinin neler yapabileceğinin kanıtıdır. Türkiye'deki durum ise… Fırsat eşitliğinin ortadan kaldırılması halinde Türk milletinin başına neler geldiğinin hazin tablosudur." ifadelerini kullandı. 

Yılmaz Özdil'in yazısı şöyle oldu:

60'lı yılların başıydı.

Günter Wallraff'ın babaçko bıyık bırakıp, siyah peruk üstüne kasket takarak “En Alttakiler”i yazmasına bile daha 25 sene vardı.

Ekmek parası için İzmir'den Almanya'ya göç etmiş bir Türk ailesi, etrafı tanımak için çarşıda geziyordu.

Gurbette aşağılandıkları, sılada ise fötr şapkasına tüy takmış karikatürize tiplerle alay edildikleri günlerdi.

Memleket hasreti burunlarında buram buram tüterken, manav vitrininin önünde zınk diye durdular…

Adeta akrabalarını görmüş gibi olmuşlardı.

Sevinçle gördükleri, alt tarafı iki adet topan patlıcan'dı.

Heyecanla içeri daldılar, patlıcanları satın almak istediklerini söylediler.

Alman manav kafasını iki yana salladı, “olmaz” dedi.

Niye olmaz yahu?

“Onlar dekor, yenmez” dedi.

Eminim şaşıracaksınız ama, Türk mutfağının vazgeçilmezi olan patlıcanı, Almanlar o zamanlar bilmiyorlardı, tanımıyorlardı.

Alman manav, topan patlıcanların rengini/şeklini beğenmiş, süs olsun diye vitrinine koymuştu.

Bizimkiler ısrar ettiler, neticede 20 mark'a anlaştılar.

Alman manav pek memnun olmuştu, hem şahane para kapmıştı, hem de zavallı Türklerin cahilliğine gülümsüyordu.

Koştular eve telaşla, eşe dosta telefon ettiler, müjdeyi verdiler, akşama bekliyoruz dediler.

Üç değil, beş değil, tam 15 Türk ailesi, memleketten binlerce kilometre uzakta, o küçücük sofrada, çoluk çocuk toplaştı.

Kızartma yaptılar.

Bitmesin diye minik minik lokmalar halinde, adeta törenle yediler, tadımlık patlıcanı… Ağlaya ağlaya yediler.

O Türk ailesinin oğlu…

Değerli arkadaşım İsmail Tipi.

Almanya'da milletvekili oldu.

En alttakiler'in evlatları, en üst'e çıktı.

Ekonomiden siyasete, karar mekanizmalarında oturuyorlar.

Kültüre sanata yön veriyorlar.

Sayısız örnek var, sayfalara sığmaz.

■ Feridun Zaimoğlu mesela, Bolu'da dünyaya geldi, bir yaşındayken Almanya'ya taşındılar, bugün Almanya'nın kült yazarlarından biri sayılıyor, romanlarında öykülerinde Almanca'yı Almanlardan bile iyi kullanıyor, “hiçbir yabancı kelime, hayattan daha güçlü değil” diyor.

■ Akif Pirinççi, on yaşındayken İstanbul'dan göç ettiler, Almanya'nın en beğenilen yazarlarından biri oldu, romanlarındaki hayal gücü çok etkileyici, “hadi canım imkansız” diyeceğiniz bir olay örgüsünü, sayfalar ilerledikçe “hakikaten olabilir yahu” noktasına çevirebiliyor, yeni kelimeler ekleyebilecek seviyede Almanca'ya hakim.

■ Mevlüt Asar, yazar, şair, Fakir Baykurt'un vefatından sonra Duisburg Edebiyat Kahvesi'nin yönetimini üstlendi, Avrupa Türkiyeli Yazarlar Girişimi'nin sözcüsü.

■ Uğur Bağışlayıcı, komedyen, kabare sanatçısı, Django Asül takma adıyla sahne alıyor.

■ Hayati Boyacıoğlu, karikatürist, Türkçe-Almanca yayın yapan mizah dergisi Don Quichotte'un kurucularından.

■ Nevfel Cumart, şair, yazar, çevirmen, Yaşar Kemal'in Aziz Nesin'in Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın Profesör Yaşar Nuri Öztürk'ün eserlerini Almanca'ya kazandırdı.

■ Renan Demirkan, Ankara doğumlu, yedi yaşındayken göç ettiler, Almanya'nın en ünlü tiyatro sanatçılarının başında geliyor, bizzat Alman Cumhurbaşkanı'nın elinden Alman Liyakat Nişanı aldı.

■ İsmail Çoban, ressam ve heykeltıraş, Almanya'da en beğenilen ve en çok sergilenen 40 sanatçı arasında yeralıyor.

■ Cevat Yerli, Giresun'da dünyaya geldi, çocukken Almanya'ya gittiler, iki kardeşiyle birlikte dünyanın en önemli bilgisayar oyunu şirketlerinden Crytek'i kurdu.

■ Aslı Bayram, Almanya'nın en güzel kızı seçildi, Almanya güzellik kraliçesi oldu, sinema oyuncusu, iyiniyet elçisi.

■ Fatih Akın, film yönetmeni, Yaşamın Kıyısında isimli filmi Almanya tarafından Almanya'yı temsil etmek üzere Oscar'a aday gösterildi.

■ Sibel Kekilli, sinema oyuncusu, Almanya'nın en önemli 100 kişisi arasında yeraldı.

■ Nazan Eckes, RTL televizyonunda ana haber bülteni sundu, Almanya'nın gelmiş geçmiş en etkili 50 kadını listesinde yeraldı, Alman Cumhurbaşkanı'nın elinden Alman Liyakat Nişanı aldı.

■ İdil Baydar, stand-up sanatçısı, videoları en çok izlenenler sıralamasında hep başlarda geliyor, özellikle ırkçıları delirtiyor.

■ Mesut Özil, Alman milli futbol takımının beyni oldu.

■ Mithat Demirel, Alman milli basketbol takımının oyun kurucusu oldu.

■ Sinan Şamil Sam, Avrupa ağır sıklet boks şampiyonu oldu.

■ Özlem Şahin, Trabzon'da doğdu, on yaşındayken Almanya'ya göç ettiler, kick boks'a başladı, dünya şampiyonu oldu.

■ Gülşen Değener, üç bant bilardoda Almanya kadınlar şampiyonu oldu, Avrupa kadınlar bilardo liginin en skoreri oldu.

■ Murat Günak, altı yaşındayken İstanbul'dan Almanya'ya taşındılar, Volkswagen'in ve Mercedes'in baş tasarımcısı oldu.

■ Zümrüt Gülbay, avukat, henüz 28 yaşındayken Almanya tarihinin gelmiş geçmiş en genç profesör'ü oldu.

Almanya'daki Türk biliminsanları Profesör Uğur Şahin ve Özlem Türeci, Financial Times tarafından “yılın kişisi” seçildi.

Dünyadaki en zengin Türk oldular.

Şirketleri Biontech'in değeri 30 milyar dolara ulaştı.

Bilim tarihinin efsane çifti Pierre ve Marie Curie çiftine benzetiliyorlar, Nobel'e aday gösterilmeleri bekleniyor.

Çünkü…

Aşı denilen kavram, çifte vatandaşlık gibidir, çift anlamlıdır.

Hem tıp, hem botaniktir.

İki bitki parçasını birleştirirsin, kaynaşır, tek bitkiymiş gibi hayatına devam eder, bünye sağlamlaşır, verim artar, kalite yükselir.

Alman toplumuna Türk aşısı tuttu.

Almanya'daki Türkler aşıyı buldu.

Uğur Şahin ve Özlem Türeci'nin başarısı, fırsat eşitliği sağlanması halinde Türk milletinin neler yapabileceğinin kanıtıdır.

Türkiye'deki durum ise… Fırsat eşitliğinin ortadan kaldırılması halinde Türk milletinin başına neler geldiğinin hazin tablosudur.

Almanya artık acı vatan değildir.

Ama burası artık maalesef, acıklı vatandır.