Toparlanınca tekrar başlıyor anlatmaya. “Ben de şaşırdım artık, ben ne yapayım?” diyen Mehmet amca “Burada bulunan inşaatta bekçilik yaptım. Günde 20 TL alıyordum. Bir çocuğa bile versen almaz. Bir gün kapıyı açık bırakmışlar ve hırsız girdi. Hırsız girdiği için iş sahibi benim 2 aylık maaşımı vermedi. Bir şey diyemedim. Hayat çok zordur. Benim için ölüm bu halden daha iyidir. Ölümü istiyorum ama o bile elime geçmiyor, o da çok pahalı” şeklinde konuştu.

Diyarbakır'da eşiyle birlikte sokakta meyve tezgahı açan 70 yaşındaki Mehmet Karaköse, "Ölmek bile daha iyi ama o da elime geçmiyor. Ölüm bile çok pahalı" diyerek yaşadığı ekonomik sıkıntıyı anlattı.

Diyarbakır’ın Lice İlçesi’ne bağlı Üçdamlar Köyü’nden olan Mehmet Karaköse, 1989 yılında yaşanan olayların ardından köyleri boşaltıldı ve Diyarbakır merkeze göç etti. 8 çocuk sahibi olan Mehmet amca yıllarca farklı işlerde çalışarak çocuklarını büyüttü ve evlendirdi.

Çocukları evlendikten sonra eşiyle birlikte yalnız kalan 70 yaşındaki Mehmet amca hayat şartları nedeniyle geçim sıkıntısı çekince çareyi yaşlı haline rağmen çalışmakta buldu. Mehmet amca Diyarbakır’ın en lüks semtlerinden biri olan Gaziler’de meyve tezgahı açarak geçimini sağlamaya çalışıyor.

Mehmet amcanın en büyük destekçisi ise eşi. Bir oğlunun işsiz olduğunu belirten Mehmet amca, “Geçinemediğim için eşim ile birlikte mecburen tezgah açarak meyve satmaya başladım. Eşim de benimle birlikte gelerek bana yardım ediyor. Sabah 08.00’a gelip gece 00.00’da birlikte eve gidiyoruz” diyor.

“Hayatım hep başkalarının işinde çalışarak geçti. Hep zorluk ve sürünmekle geçti” diyen Mehmet amca “Herkes gitti, ben ve eşim yalnız kaldık. Benim durumum şuan çok kötü. Bu tezgahtan ne kazansam odur. Ne yapalım, kimse bize bakmıyor. Bir oğlum hala bekardır, o da işsiz. Çaresiz olmasam buraya gelmem, bu işi yapmam. Yaşım 70’tir ne yapayım? Mecbur kalıp bu işi yapıyorum. Emekli maaşım da yok. Burada günde taş çatlasın 50 TL kazanıyorum. O da yetmiyor maalesef. Bu zamanda geçinmek gerçekten çok zor. Mecbur kalınca hayatın tüm zorluklarına ve yaşlı halinize rağmen çalışmak zorunda kalıyorsunuz” şeklinde konuştu.

Soğuk havaya rağmen tezgahın başından ayrılmayan Mehmet amca, yanında bulundurduğu birkaç tahta parçasını havanın daha soğuk olduğu akşam saatlerinde yakmak için bekletiyor. Tahtalarını tasarruflu kullanan Mehmet amca, hava çok soğuk olmadıkça gündüz ateş yakmıyor. 5 yıl önce, biriktirdiği bir miktar paranın üstüne kredi çekerek ev alan Mehmet amca, her ay 1500 TL kredi ödüyor. Şartlar daha kötüye gidince krediyi ödemekte zorlanan Mehmet amca “Evime de el konulacağından korkuyorum. Kredime daha 3 yıl var. Nasıl ödeyeceğim bilmiyorum. Zaten iş olmuyor, şuan kazandığım ile zar zor geçiniyoruz” diyor.

“Kasalar çok ağır, taşımakta zorlanıyorum. Eşim yardım ediyor. Birlikte çalışıyoruz” diyen Mehmet amca, eşiyle röportaj yapma isteğimize “Onunla yapmasanız çok sevinirim. Akrabalarımız, dostlarımız kimse onun da çalıştığını görmesin lütfen” diyerek kabul etmiyor.

Pazarda kendisine yer verilmediğini ifade eden Mehmet amca tezgahı koyduğu yerlerde sık sık zabıta tarafından kendisine ceza kesiliyor. Şöyle devam ediyor Mehmet amca “Burada çalıştığım zaman zabıta gelip tezgahımı kaldırdı ve 270 TL ceza kestiler. Onu ödedim, daha sonra başka köşeye gittim orada da gelip 270 TL daha ceza kestiler. Şimdi param yok cezayı ödeyeyim.”

Anlatırken kimi zaman gözleri dolan Mehmet amca, o anları çekmemizi istemiyor. Toparlanınca tekrar başlıyor anlatmaya. “Ben de şaşırdım artık, ben ne yapayım?” diyen Mehmet amca “Burada bulunan inşaatta bekçilik yaptım. Günde 20 TL alıyordum. Bir çocuğa bile versen almaz. Bir gün kapıyı açık bırakmışlar ve hırsız girdi. Hırsız girdiği için iş sahibi benim 2 aylık maaşımı vermedi. Bir şey diyemedim. Hayat çok zordur. Benim için ölüm bu halden daha iyidir. Ölümü istiyorum ama o bile elime geçmiyor, o da çok pahalı” şeklinde konuştu.

SputnikTR/Sertaç Kayar