Tüyler ürperten olay Manisa’nın Poyrazoğlu köyünde yaşandı. Yaklaşık 10 yıl önce yaşantısında bozulmalar hissetmeye başlayan Ahmet Küçük (65), ilk olarak çocuklarından bir tanesini trafik kazasında kaybetti. Ardından bir oğluda iş kazasında felç kalan Küçük’ün eşi de yaşadığı acılara dayanamayarak vefat etti. Yaşamında çok sayıda talihsizliklerin üst üste geldiği 65 yaşındaki Ahmet Küçük, bir süre sonra ayaklarında his kaybı yaşamaya başladı.

Doktor doktor gezdiler, herkes psikolojik olduğunu söyledi

Yıllarca gezmediği üniversite ve doktor kalmayan Manisalı Ahmet Küçük’e doktorların tamamı, yaptıkları inceleme sonrasında anksiyete bozukluğu teşhisi koydu. Uygulanan hiçbir tedaviye yanıt vermeyen Küçük, 1 sene sonra yürüyemez hale geldi. Günlük yaşantısında evin içerisinde bile işlerini tam anlamıyla yapamayan Küçük, birkaç adımdan sonra ayaklarında güç kaybı hissetmeye, olduğu yerde kalmaya başladı.

Yatağa mahkum yaşamaya başladı

Küçük’ün acı dolu yaşantısı, ayaklarının tamamen tutmamasıyla farklı bir boyut kazandı. Poyrazoğlu köyünde küçük bir evde yaşayan talihsiz adamın kimi kimsesi olmadığı için doktora gidemedi. Aynı zamanda günlük bakımını da komşularının üstlendiği Ahmet Küçük’ün hayatı, köylerine misafir olarak gelen tanıdığıyla tam anlamıyla değişti.

Aydınlı Mehmet Hoca’yı aradı

Ahmet Küçük’ün yaşadığı rahatsızlıkların benzerinin kendi yakınında da olduğunu ve olayın büyü kaynaklı yaşanabileceğini düşündüğünü söyleyen şahıs Aydınlı Mehmet Hoca’yı arayarak durumu bildirdi. Ahmet Küçük’le bire bir görüşen Mehmet Pala, doktora gidip gitmediğini öğrendi. Doktor raporlarının kendisine gönderilmesini isteyen Aydınlı Mehmet Hoca, Ahmet Küçük’ten son kez doktora görünmesini istedi.

Fiziksel olarak hiçbir şikayeti ve rahatsızlığı tespit edilemeyen Ahmet Küçük’le bir süre sonra yeniden görüşen Aydınlı Mehmet Hoca, Denizli’de bulunan merkezine randevu verdi. Kiraladıkları araçla Denizli’ye getirilen Ahmet Küçük’le ilgilenen Aydınlı Mehmet Hoca, olayın paranormal yani büyü kaynaklı yaşanma olasılığının çok yüksek olduğunu söyledi.

Havas ilmi ve fitoterapi için gerekli malzemeleri güçlükle temin ettiler

Ahmet Küçük’ün tedavisi için gerekli malzemelerin listesini yapan Aydınlı Mehmet Hoca, büyüyü bozabileceğini ancak Küçük’ün yeniden yürümesi için takdirin Allah’ta olduğunu söyledi. Büyü bozumu ve diğer işlemler için gerekli malzemeleri bulmakta ve temin etmekte güçlük çeken aile, yakın akrabalarından borç alarak 1 haftada malzemeleri tamamladı.

9 günlük çalışma sonrası belli oldu

Havas Alimi olan ve küçük yaştan itibaren Ortadoğu ve birçok ülkede ünlü Havas alimlerinden eğitim alan Aydınlı Mehmet Hoca, asistanlarıyla beraber yaptığı çalışmada Ahmet Küçük ve ailesine büyü yapıldığını tespit etti. Büyüye bağlı cin(ifrit) musallatı olduğu yönünde bulgular edinen Aydınlı Mehmet Hoca haneye etki yapıldığını ve buna bağlı olarak değerlerin düşük görüntüğünü söyledi.

Önce büyü bozuldu sonra Ahmet Küçük için çalışma yapıldı

Ahmet Küçük’ün psikolojik denilen yürüme kaybının nedeninin büyüye bağlı olduğunu tespit eden Aydınlı Mehmet Hoca, büyünün bozulması için 21 gün süren bir çalışma yaptı. Doğu kökenli ve antik çağdan itibaren kullanılan bir büyünün Küçük ailesine yapıldığını söyleyen Mehmet Pala, büyünün bozulmasıyla beraber Ahmet Küçük’ün yeniden yürümesi için çalışma başlattı.

Ekibiyle beraber hummalı bir çalışma yürütüldü

Aydınlı Mehmet Hoca ve asistanlarının özel olarak ilgilendiği olayla ilgili devam eden günlerde Ahmet Küçük’ün yeniden yürümesi için özel bir çalışma yapıldı. Havas ilmi ve fitoterapi destekli çalışmalar yürüten Aydınlı Mehmet Hoca, yıllardır ayağa kalkamayan Ahmet Küçük’ün ayaklarını oynatmasını sağladı. Yapılan çalışma neticesinde yıllar sonra ayaklarını hissetmeye başlayan Ahmet Küçük 2 ay gibi bir süre sonra koltuk değnekleriyle yürümeye başladı.

“Allah ondan razı olsun”

Konuyla ilgili konuşan Ahmet Küçük, “Allah Aydınlı Mehmet Hoca’dan razı olsun. Gitmediğimiz üniversite, doktor kalmadı. Ayağa kalkamıyor, geceleri uyku uyuyamıyordum. Gittiğim herkes bana psikolojik olduğunu söyledi. Daha sonra büyü olduğunu hissetmeye başladık. Aydınlı Mehmet Hoca sayesinde ayağa kalktım. Büyüye inanmıyordum ama dinimizde bile geçtiğini öğrendim. Aydınlı Mehmet Hoca sayesinde ayaktayım. Allah ondan razı olsun.” ifadelerini kullandı.

Büyü nedir ?

Büyü veya sihir, insanların doğaüstü, paranormal veya mistik yöntemlerle doğal dünyayı etkileyebildiğini öne süren uygulamalar ve bunların çevresinde oluşturulan kültürel sistem. (vikipedi)

Din ile ilgisi olmayan dualar ve hareketlerle ruh üzerine tesir yapmak. Buna Arapça'da "sihir" adı da verilir. Bir insanı istenilen şeyi yapmağa sevk eden gizli kuvvet, tabiata aykırı haller vücuda getiren etkiler. Bunları yapanlara "büyücü" denilir. Büyüyü şöyle tarif etmek mümkündür. Herhangi bir çıkar uğruna başkasına zarar vermeye yönelik meşru olmayan yollarla bir takım gizli kuvvetleri yönlendirerek yapılan ve gerçeğe uymayan gözbağcılık, düzenbazlık, oyunculuk şeklindeki işler. Gözbağcılık, düzenbazlık gibi oyunlarla insanları aldatan kişiye büyücü, bu kişilerin yaptığı işe büyü, bu işin meslek haline getirilmesine de büyücülük denir. Büyücülük, İslâm'dan önce Araplar'da, Rumlar'da, Hintliler'de, Mısırlılar'da yaygın idi. Özellikle Hz. Musa zamanında büyücülük itibarlı bir meslek idi. Hz. Süleyman zamanında da yaygındı. Büyünün kendine göre özellikleri ve çeşitleri vardır. Kara büyü: Asıl sihir bu olup bazı kimseler, perilerin ve özellikle şeytanların müdahalesiyle, tabiatüstü bir takım fiiller yapabilecekleri iddiasındadırlar. Mecaz yoluyla büyü: Anlaşılamaz, akıldan hariç şey demektir. Beyaz yahut (tabii) büyü: Zahiren acaip, fakat aslında tabii sebeplerle meydana gelmiş bir takım fiiller yapmak sanatıdır. Hokkabaz kuleleri gibi. Büyü, muhtelif kavimlerde mevcuttu. Keldânîler'de, Keldânî büyüsü, her yere dağılmış olan perilerin tabiat hadiselerini vücuda getirdikleri itikadına dayanıyordu. Bazı yaratıklar şeytanî bir kuvvetle mücehhez idiler. Bununla beraber, bu kuvvet erkekten ziyade kadında bulunuyordu. Cadılar ve şeytanlar insanların bedenine girmek gücüne sahip idiler.

Fitoterapi nedir ?

Bitkilerle tedavi anlamına gelenFitoterapi, farmakolojinin bir dalıdır.Fitoterapi, bitkilerin içerdiği kimyasal maddelerikullanarak hastalıkları önleme ve tedavi etmektir. Fitoterapi çok eski çağlardan günümüze kadar uygulanan bir tedavi yöntemidir. Günümüzde ise zinde bir yaşam için ve hastalıkların önlenmesinde çok yardımcıdır. Bitkiler aslında sadece hasta olduğumuzda değil hasta olmadan da kullanmamız gereken, bağışıklık sistemimizi kuvvetlendiren çok kuvvetli ilaçlardır