15 Temmuz kanlı darbe girişimi sonrası Aydın'ın çeşitli ilçelerinde ve Aydın merkezde  demokrasi nöbetlerine katıldık. Hem demokrasiye ve cumhuriyete sahip çıkmak için hemde gelişmeleri vatandaşlara aktarmak için arkadaşlarımızla meydanlardaydık.

Bizim açımızdan yorucu ve ilginç enstantanelerin yaşandığı günleri yaşıyoruz.

 

Tabiki bir yandanda gözlem yapıyoruz, meslek alışkanlığı.

 

DİKKATTEN KAÇMASI MÜMKÜN OLMAYAN EKİP; “AYBA”

 

Başkan Çerçioğlu’nun talimatıyla meydanlarda olan, halkın ihtiyaçlarını var gücüyle karşılamaya çalışan, hem demokrasi nöbeti tutup hemde çalışmaya devam eden bir teşkilat; “AYBA”

 

Demokrasi nöbetinin başladığı günden itibaren vatandaşlara çeşitli ikramlarda bulunan, hergün yüzlerce sandalyeyi meydanlara açıp toplayan, nöbete katılan, genciyle yaşlısıyla yediden yetmişe tüm vatandaşlara yardımcı olmaya çalışan bir ekip.

 

İnsanların tanımadıkları kimselere kapıyı açmadıkları günlerde, Çerçioğlu’nun selamını söyleyerek binlerce eve girip çıkan, kapı kapı dolaşıp evde bakım hizmeti, ev işlerine yardım, yaşlılara kuaförlük hizmeti veriyorlar.

 

Çalışma saatleri olmayan, günlük kotaları olmayan, gönüllü melekler kimin AYBA’ya ihtiyacı varsa anında karşılayan.. Çerçioğlu’nun “Aydın’da kimse yatağa aç girmez. Aydınlıyı namerde muhtaç etmem” sözlerinin sahadaki temsilcileri.

 

AYBA’nın vatandaş nezdinde bu kadar önemli olmasının sebebi, görevlerini aksatmamaları ve büyük bir inançla yapıyor olmaları.

 

Onlar, AYBA personelleri. İçlerinde ki inanç, inanmışlık ve sahiplenme duygusu Aydın’ı sıradan bir il olmaktan çıkartıp, kocaman bir ailenin yaşadığı eve dönüştürüyor.

 

Yaşlılar onları evlatları gibi görüyor. Girdikleri eve mutluluk götürüyorlar. Düşünsenize kiminiz kimseniz yok.. Bakım ihtiyacınız var, yanınızda AYBA var. Yemek yapamıyorsunuz AYBA getiriyor.

 

Hastaneye gidemiyorsunuz,iğne olmanız gerekiyor. Sorun değil. AYBA istisnasız hergün gelip saatinde enjeksiyonunuzu yapıp dönüyor.

 

İşte Aydın’ı kapı kapı gezen bu ekip, demokrasi nöbetlerinde de her zaman olduğu gibi hazır bulundu. Gezdiğimiz tüm ilçelerde vatandaşların yanında çeşitli ikramlarda bulunan AYBA ekiplerini gördük.

 

  1. gün Söke’deyiz

Hem demokrasi nöbetine katılmak hemde demokrasi nöbetlerini halkımıza aktarmak için Söke’deydik. Demokrasi nöbetinde Söke’de ayrı bir hava var. Siyasi görüş ne olursa olsun herkes orada.

 

Farklı görüşlerden insanlar konuşma yapabiliyor. Tam bir demokrasi bayramı yaşanıyor. Son gün olduğunu düşündüğümüz o gün talihsiz bir olayada şahitlik ettik.

 

Özellikle son gün olduğu düşünülerek planlı bir şekilde AYBA çalışanı bayanlar, bir basın mensubu tarafından taciz edildi. Hem sözlü hem fiziki tacizin sahibi Söke’de bir radyocu..

 

Alana gelmesiyle beraber yanında getirdiği keskin alkol kokusuyla ilk huzursuzluğu yaşatan şahıs, yüzlerindeki büyük mutluluk ile Söke Kent Meydanı’nda görev yapan AYBA çalışanı bayanların yanında bulunan türbanlı bayanların izinsiz fotoğraflarını çekmeye başladı.

 

Hem Fotoğrafı Çekilen bayanlar hemde AYBANIN Bayanları rahatsız olması üzerine orta parmak işareti yaparak gülen sözde basın mensubu bir çalışanıda fiziki olarak taciz etti.

 

Hatta fotoğraf çekilmesini vatandaşın istemediğini anlatmaya giden bayanı taciz etti .

Herşey gözümün önünde cereyan etti. Hepimiz basın mensubuyuz habere gidiyoruz ama hiç alkollü gitmiyoruz özel hayatın gizliliğine Önem veriyoruz. Kesinlikle vatandaşlarımıza küfür etmiyoruz. Maalesef bunların hepsi orada oldu

 

Olay AYBA Koordinatörü’nün soğukkanlı olmasıyla büyümeden önlendi. Gerekli şikayetlerin yetkili mercilere yapıldığını öğrendik. Cinsel taciz, darp gibi konulardan sözde basın mensubu radyocu hakkında şikayette bulunulmuş.

 

Merak ettik sorduk, vatandaş yanıtladı

Olayın yaşandığı andan itibaren vatandaşlarla beraber konuyu yakından takip etme şansımız oldu.

 

Üzüldük...

 

Ama kendisini basın mensubu olarak tanıttığı için.

 

Kendisinden en az 25 yaş küçük genç kızları fiziki olarak taciz eden mahlukatla aynı renk kimlik kartını taşıdığımız için..

 

Döndük işimize.. Röportaj yaptık. Yaşanan olayı büyük bir öfkeyle izleyen vatandaşlarımızla konuştuk.

 

Merakımız arttı. Demokrasi nöbetine katılan vatandaşlarla röportaj yapmaya başladık. Hemcinsimiz ya.. Merak ettik.

 

Sorduk kim bu diye.

 

Iki gün evvel devletin kaymakamı ve emniyet Müdürünü  "Sökenin işlerini yavaşlatmak ile itham etmiş." Konuyu biliyoruz onunda daha sonra anlatacağım haber merkezimiz bu konuyu haber yapmıştı.

  

Hele haber yapmamak için istenen rakamlar var ki mesleğimizin  ayaklar altına alındığın andır.

 

Kamerayı kapattıran her vatandaş, "tanımıyor musunuz yahu, Söke'nin en elastik sözde gazetecisi" dedi.

 

Nedir dedik ne iş yapar.. Cevap; "Dönem dönem boş bulduğunu yalar."

 

E yok mu bunun bir çaresi.. Barındırmasanız dedik. İşinin erbabı dediler. Meğer sapık olduğu kadar dansözlüktede üstüne yokmuş.

 

Öğrendik.. Üzüldük. Ama onun adına değil. Onu adam yerine koyanlar için üzüldük. Söke’de yaşadığı için. Hemen hemen hepsi birbirinden kıymetli basın mensuplarıyla aynı camiada olduğu için..

 

Sizce sorun bu adam da mı ? Yoksa bunu adam yerine koyup barındıranlarda mı ?

 

Bu işin siyaseti olmaz..

 

Herkesin ailesi var. Dün sağduyulu davrananlar yarın farklı bir tepki verebilir.

 

Allah, kendisine bize bulaşmayı nasip “etsin”

 

Vesselam..