Ekonomisinin yarısından fazlası tarıma dayalı Aydın’ın, can damarlarından olan Büyük Menderes Nehri, bu yıl yaşanan susuzluk sebebiyle tamamen kurumanın eşiğine geldi. Büyük Menderes Nehri ve havzasında yaşanan kuraklıkla birlikte kirlilik de ortaya çıkarken, çeşitli illerden Aydın’a gelen çevreciler, Menderes’te yaşanan kuraklık ve kirliliğine dikkat çekti. Aydın, Afyon, Denizli ve Uşak illerinde faaliyet gösteren çevre derneklerinin bir araya gelerek oluşturduğu Büyük Menderes İnisiyatifi üyeleri İncirliova ile Koçarlı ilçe sınırları arasında kalan Menderes Nehri’nin yatağına inerek, su seviyesinin bazı noktalarda tamamen yok olduğuna dikkat çekti.

Büyük Menderes Nehri içine girerek grup adına açıklama yapan Büyük Menderes İnisiyatifi Sözcüsü Ahmet Ergun, Büyük Menderes Nehri’nin Batı Anadolu’nun en uzun nehri olduğunu vurguladı. Yüksek dağlardan ovalara kıvrılan nehrin havza boyunca birçok farklı yaşam alanının oluşumuna da ev sahipliği yaptığını sözlerine ekleyen Ergun, havzanın tarımsal üretimde de önemli bir çeşitlilik oluşturduğunu belirtti.

“Adeta atık taşıyıcı nehir olmuştur”

Büyük Menderes Nehri’nin Türkiye’nin en kirli üçüncü nehri olduğunu ifade eden Ergun, “Nehir, evsel ve endüstriyel atık sular, yanlış gübre ve pestisit kullanımı, jeotermal akışkanlar, zeytin karasuyu ve maden atıkları gibi birçok sebeple kirleniyor. Bu kirliliğe bağlı olarak nehir, Türkiye’nin en kirli üçüncü nehri durumundadır. Su kalitesi, tarımsal sulamada kullanılmaması gereken dördüncü sınıf su haline gelmiştir. Nehir adeta atık alıcı ve atık taşıyıcı ortam olarak işlevini sürdürmektedir" dedi.

“Acilen harekete geçilmeli”

Son yıllarda yaşanan kuraklık sebebiyle çölleşme sürecinin de hızlandığını vurgulayan Ergun, “İklim değişikliği ve buna bağlı yaşanan kuraklık yüzünden çölleşme süreci hız kazanmıştır. Havzada kuraklığın artışında suların azalması ve sıcaklık artışı etkili olmaktadır. Büyük Menderes Nehri’nin kuruması demek havzada tarımın, tarıma dayalı sanayinin ve canlı yaşamının yok olması, havzanın çölleşmesi anlamına gelmektedir" diyerek acilen harekete geçilerek, etkin yasal düzenlemeler yapılması gerektiğini belirtti.