Haber Aydın’a Google News'te abone olun

Hüsnü Mahalli bugünkü yazısında suç örgütü lideri Sedat Peker'in yayınladığı videoları ve açıklamalarını değerlendirdi.

Korkusuz gazetesi yazarı Hüsnü Mahalli gündemdeki gelişmeleri bugünkü köşe yazısında değerlendirdi.

Hüsnü Mahalli, "Sedat Peker olayı ikinci bir Zarrab hikayesidir. Peker’in ilişkileri ve bildikleri en az Zarrab kadar önemli ve tehlikelidir. Zarrab’ın Amerikan savcısına anlattıklarıyla Peker’in BAE ve belki de başka ülke istihbaratına anlattığı ya da anlatacağı hikayelerle Ankara’nın başı kesin ağrıyacaktır." ifadelerini kullandı. 

Hüsnü Mahalli'nin 'Sakin olmak' başlıklı yazısı şöyle oldu:

İsrail’in Gazze ve genel olarak Filistinlilere yönelik saldırıları şimdilik durdurulduğuna göre Ankara “işsiz” kaldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail ve ABD’ye yönelik ağır suçlamalarından sonra durum şimdilik sakin. Oysa bölgede oldukça hızlı bir trafik var ama Erdoğan devre dışı bırakıldığı için Ankara “seyirci”.

Umarım Ankara bu ‘seyircilik’ konumunu fırsata çevirerek diş politikasını gözden geçirir ve kendine göre yeni ve doğru bir yol bulur.

Bu da 2011 öncesine dönmekle olur.

İnatla hiçbir yere varılmaz.

Göreceli bazı kazanımlara rağmen Ankara’nın Suriye, Libya, Somali ve hatta Irak politikalarının sonu yok ve olmayacaktır.

İsrail saldırısı öncesinde Ankara’nın Mısır, Suudi Arabistan ve BAE ile barışma çabası sonuçsuz kalmışa benziyor.

Daha da kötüsü Sedat Peker’i misafir eden BAE yönetimi Ankara’yı farklı alanlarda sıkıştırmanın planlarını yapıyordur.

Sedat Peker olayı ikinci bir Zarrab hikayesidir.

Peker’in ilişkileri ve bildikleri en az Zarrab kadar önemli ve tehlikelidir. Zarrab’ın Amerikan savcısına anlattıklarıyla Peker’in BAE ve belki de başka ülke istihbaratına anlattığı ya da anlatacağı hikayelerle Ankara’nın başı kesin ağrıyacaktır.

Bu süreç iç politikaya nasıl ve ne kadar yansır bilinmez ama bu yalnızlığın devam etmesi durumunda Ankara’nın işi giderek zorlaşacaktır.

Tam da Erdoğan’ın 14 Haziran’daki Biden buluşması yaklaşırken.

‘Görünen köy kılavuz istemez’ misali bu buluşma gergin geçecektir.

İki lider arasında güven sorunu var ve Biden’a göre “Erdoğan içeride ve dışarıda en zor ve kötü dönemini yaşıyor”.

Bölgede herkesin Ankara ile ilişkileri ya kötü ya da soğuk.

Şimdi herkes Erdoğan’ın düşmanı Sisi’yi seviyor ve ona güveniyor.

Gazze saldırılarının durdurulması sürecinde Katar bile ABD ve İsrail telkinleriyle Mısır ile birlikte hareket etti.

ABD kadar AB de bu işin takipçisi.

Ankara’nın AB ile de ilişkileri çok kötü.

Peker’in Kıbrıs’la ilgili söylemleri bu kötü durumun daha da derinleşmesi için yeni gerekçe oluşturacaktır.


Peker’in son kez Temmuz 2018’de  Türkiye’ye gelerek Diriliş Ertuğrul dizisinin setini ziyaret eden Venezuela Cumhurbaşkanı Maduro’nun ülkesinden Türkiye’ye yapılan uyuşturucu ticaretiyle ilgili anlattıkları da Ankara’nın başını ağrıtacaktır. ABD ve Avrupa ülkeleri ve medyası 2017-2018 döneminde Venezuela altınlarının Türkiye’ye kaçırıldığından söz etmiş ve Ankara’yı ağır ifadelerle suçlamışlardı.

Anlaşılan Peker’in konuşmasıyla Ankara daha sıkışacak ve bu sıkışıklığı gören ‘düşmanlar’ Erdoğan’a yükleneceklerdir.

İçeride muhalefet ne yapar ya da Erdoğan’ı daha ne kadar sıkıştırabilir bilinmez ama dışarıda herkes pusuda bekliyor.

Rusya dahil.

Ukrayna, Kırım, Karadeniz, Suriye ve İdlib gibi konularda Ankara’nın politikalarından hoşnut olmayan Moskova şimdilik sessiz ama bölgesel gelişmelere paralel olarak uygun zaman ve mekanda Erdoğan’ı sıkıştırabilir.

Böyle bir sıkıştırmanın ilk sinyali dün geldi.

“Türkiye’nin Ukrayna ile askeri işbirliğine” değinen Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov “Türk meslektaşlarımıza durumu dikkatli bir biçimde analiz etmelerini ve Kiev’in militarist duygularını teşvik etmeyi durdurmalarını şiddetle tavsiye ediyoruz. Umuyoruz ki Ankara izlediği çizgiyi meşru endişelerimiz uyarınca düzeltir” dedi.

Çok şey Arap ve bazı Avrupa ülkelerinin Şam ile barışmasıyla netleşecek gibi. Ama öncesinde ya da hemen peşinden ABD’nin Nükleer Anlaşma konusunda İran ile uzlaşması olacak.

Her iki konu Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor.

Var olan dış ve iç sorunlar ve dolayısıyla sıkışmalarla Ankara zor durumda.

İktidar ne yapar ve bu durumu nasıl aşar bilinmez ama çok fazla yapabileceği bir şey kalmamıştır.

Tek çıkış yolu sakin düşünmek, sakin karar vermek ve tüm sorunları sükunetle çözmek.

Gördüğüm kadarıyla böyle bir niyet yok.

Olanlar memlekete oluyor.

Son on yılda olduğu gibi.