Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Salih Cenap Çevli, hastaları ve sosyal medyadaki takipçileri tarafından çok sevilen doktorlardan biriydi. Eşi Pınar Çevli'ye "Bu virüs beni bulursa götürür" diyordu. Çünkü kalp damarlarında stent vardı. 33 yıldan fazla askeri hekim olarak çalışıp helikopterde bile kurşun çıkarma ameliyatı yapmıştı. Mayıs ayı başlarında Koronavirüs nedeniyle rahatsızlandı. Hastanedeki 20 günlük yaşam mücadelesinin neredeyse her anında vatandaşları uyarmak için çırpındı. Ondan geriye, ölümünden yarım saat önce eşiyle yaptığı görüntülü görüşmedeki o son bakışı ve "Hastalık bitti sanmayın, bu virüse kendinizi öldürtmeyin. Evde kalın" dediği videosu kaldı. 

 58 yaşındaki eşini kaybettiği 26 Mayıs'tan bu yana biri engelli 16, 14 ve 7 yaşındaki üç çocuğuna tek başına kol kanat germeye çalışan Pınar Çevli, çocuklarının yanında güçlü olabilmek için gözyaşı bile dökemedi. Tam 7 ay sonra gelen bir telefon, onu gözyaşlarına boğdu. Arayan BJK Kabataş Vakfı Başkanı Hasan Anıl Cansızoğlu'ydu. En küçük oğlu Yiğit'e artık BJK Kabataş ailesinin sahip çıkacağını ve ortaokul son sınıfa kadar tüm eğitim masraflarını karşılayacaklarını söylemişti. "Daha yapacak çok şey var"
Dr. Salih Cenap Çevli Kuleli Askeri Lisesi'nden mezundu ama aslında Kabataş'ta okumayı istemişti. En küçük oğlu Yiğit'i orada okutmayı hayal ediyordu hep. Pınar Çevli, "Son günlerinde hasta yatağında bile 'Çocuklarımın eğitimi için çok çalışmam lazım Pınar. Daha yapacak çok şey var' diyordu. Sanki evren bize yardım etti. BJK Kabataş Vakfı, eşimin yarım kalan bu hayalini gerçekleştirecek" dedi. Beşiktaş Kabataş Vakfı Okulları'ndaki eğitimine önümüzdeki yıl başlayacak olan küçük Yiğit'in ikinci hayali ise babasından kalan yan flütünü, en az onun kadar iyi çalabilmeyi öğrenmek.



"Ne yapacağım diye çaresizce düşünürken bir telefon geldi"


"Ne mutlu bize ki bir kahramanın eşiyim, bir kahramanın evlatlarının annesiyim diyen Pınar Çevli, 26 Mayıs'tan bu yana yaşadığı süreci ve en küçük oğlunun hayatını değiştirecek o telefon görüşmesini şu şekilde anlattı: "Biz 7 ay boyunca sadece acımızı yaşadık. Nasıl ilerleyeceğim çocuklarla, bunu bile düşünemeyecek kadar derin bir acıydı yaşadığımız. Tabii ki bir anne ne ister? Çocukları çok iyi bir eğitim alsın. Ama yalnızsınız artık. Babamız yok, hem annesiniz hem baba. Yükünüz iki kat artıyor. Ne yapacağım diye çaresizce düşünürken bir telefon geldi. Beşiktaş Kabataş Vakfı Okulları Başkanı Anıl Cansızoğlu'ydu arayan. 'Biz Cemil Taşçıoğlu adına Vefa Bursu adı altında Yiğit'e burs vermek istiyoruz ve bizim ailemize katılmanızı istiyoruz' dedi. Ben bu cümleleri duyduktan sonra gözyaşlarına boğuldum."

"Benim eşim, çocuklarına sarılamadan öldü"


Çevli, eşinin insanların hayatını kurtarmak için kendi canını feda ettiğine dikkat çekerek "Eşinizi kaybediyorsunuz ve yalnız kalıyorsunuz. Üstelik eşiniz normal bir şekilde ölmüyor. İnsanları kurtarmak için ölüyor. Onun mücadelesini verirken ölüyor ve korkmadan gidiyor cepheye. İnsanlar o süreçte evinden kafasını çıkaramazken, hastanelerin önünden bile geçemezken sağlık çalışanları, kaybettiğimiz o kahramanlar, şehitler, korkmadan evlatlarını ailelerini geride bırakarak gidiyor hastaneye. Benim eşim, çocuklarına sarılamadan öldü. Bu çok ağır ve acı bir şey. Ve eşimin hasta yatağında bile hayalleri vardı. Çocuklarını en iyi okullarda okutmak için çok çalışmanın planlarını yapıyordu. Eşimin yarım bıraktığı hayalini Beşiktaş Kabataş Vakfı Okulları Yiğit'i sahiplenerek gerçekleştirecek." dedi.

"7 ay boyunca çaresizce bekledim"


Yiğit'in doktor olmak istediğini de anlatan Pınar Çevli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eşim Kuleli Askeri Lise mezunu ama en büyük hayali Kabataş Erkek Lisesi'nde okumakmış. O cemiyete, aileye her zaman çok bağlıydı. Ona kısmet olmamış Kabataş Erkek Lisesi'ne girmek. Yiğit için bu hayali kurardı. Sanki onun hayali gerçekleşsin diye oldu tüm bunlar. Artık içim çok rahat. Onun hayalini kurduğu eğitimi Yiğit alabilecek. Ben gerçekten çok teşekkür ediyorum. 7 ay boyunca çaresizce bekledim. Çünkü yaşadıklarımız kolay değildi Biz acıyı yaşadık, babamızın yokluğunu yaşadık. Her gün çocuklarımın yüzüne bakarken, onun eksikliğini hissettirmemek için bin bir türlü yollara başvuruyordum. Bugüne kadar hiç ağlamadım. Ağlarsam çocuklarım ağlayacak, üzülecek diye hep dik durmaya çalıştım. Ama bu telefondan sonra o kadar çok ağladım ki. Çünkü rahatlamıştım artık. 'Ağla Pınar, omuzlarındaki yükü paylaşan kocaman bir ailen var artık' dedim."

"İnsanları kurtarmak için öldü"


Onlarca sağlık çalışanının kaybedildiği pandemi boyunca pek çok çocuğun yetim kaldığına işaret eden Pınar Çevli, çağrıda bulunarak sözlerini şöyle noktaladı: "Anneler gitti babalara kaldı evlatlar, babalar gitti annelere kaldı. Kim sahiplenecek bizi? Kovid ölümlerinin meslek hastalığından sayılması konuşuluyor. Bu kesinlikle olmalı. Bizim eşlerimiz normal bir şekilde ölmedi çünkü. İnsanları kurtarmak için öldü. Meslek hastalığı sayılması, hepsinin hakkı. Biz kalanlar bir süre konuşulacağız. Bir süre sonra unutulacağız. Herkes kendi hayatına dönerken bizim gibi sağlık çalışanlarının aileleri dertleriyle baş başa kalacak. Bir çocuk kolay okutulmuyor. Bir ailenin tek başına yaşama tutunması kolay değil. Bir sürü vakıf var. Beşiktaş Kabataş Vakfı'nın bu girişimi öncü olsun, benim duyduğum bu mutluluğu başka aileler de duysun. Diğer sağlık çalışanı aileleri için de el birliği ile aynı dayanışma yapılsın."

"Kısa bir süre sonra da bu sözlerin hiçbirisi kalmaz"


Beşiktaş Kabataş Vakfı Başkanı Hasan Anıl Cansızoğlu, vakfın hem Beşiktaş Spor Kulübü Yönetim Kurulu hem de Kabataş'taki Yönetim Kurulu'nun ortak bir değeri olduğuna işaret ederek "Pandemi ilk başladığında Mart ayından itibaren toplumu nasıl sahiplenelim diye kafa yorduk. Ahmet Başkanımızla (Ahmet Nur Çebi) ortak bir akıl birliği içinde bu yola çıktık. Cemil Taşçıoğlu da bizim çocukluk abimizdi ve camiamızın ortak değeriydi. O günlerdeki ilk kaybımızdı. Onun anasına yapabileceğimiz en doğru şey de bir eğitim hizmeti olacaktı. Bugünlerde insanlar genellikle sözler verirler, kısa bir süre sonra da bu sözlerin hiçbirisi kalmaz. Eğitim böyle bir şey değil. Canını vermiş bu insanların canını emanet alıp, onları geleceğe kendi değerlerimizle taşımak gibi bir şeyin içinde olmak istedik. Sadece üzülmenin yetmediği günler yaşıyoruz. Bu anlamda bir inisiyatif kullandık ve ambulans şoföründen tıp profesörüne fark etmeksizin Kovid'den yaşamını yitirmiş tüm sağlık emekçilerimizin bize emanet kalan çocuklarının eğitiminde bir sorumluluk üstlendik." dedi.

"Her şeyimizle bu işin içerisinde olacağız"


Mart ayında ilk karar verdiklerinde önce 10 çocuğa böyle bir burs sağlamayı düşündüklerini ancak dünyanın çok daha büyük bir sorunla karşı karşıya olduğunu gördükten sonra bu sınırı kaldırdıklarını da anlatan Cansızoğlu, "Şu anda böyle bir baremimiz yok. Gücümüzün yettiği kadar, mütevelli heyeti olarak bu sorumluluğu üzerimize almaya karar verdik. Bizim Beşiktaşlılık ve Kabataşlılık değerlerimizin temelleri de ülkemizin zor günlerinde onu sahiplenmekten geçen bir duruştan geçer. O vakıf bu vakıf diye bir şey olmadan ülkemizin eğitime gönül vermiş her insanının, ülkemiz için canını vermiş bu sağlık emekçilerinin yanında olması, bence en temel görevimiz. İstanbul İl Sağlık Müdürü Kemal Bey de (Memişoğlu) Kabataşlıdır. Kendisi ile sürekli iletişim içindeyiz zaten. Onlardan bize ulaşan bilgiler doğrultusunda veya vakfımıza ulaşan aileler üzerinden, ayrıca sosyal medyadan ya da bizim kendi camiamızdan duyup ulaştığımız her sağlık emekçisinin bu anlamdaki talebini karşılayabilmek adına her şeyimizle bu işin içerisinde olacağız." sözlerini ekledi.