Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olarak 11 yıldır görev yapan CHP'li Özlem Çerçioğlu, korona salgını sürecinde sosyal belediyecilik faaliyetleriyle öne çıkan isimlerden biri oldu. Vatandaşların “Topuklu Efe” lakabını taktığı Çerçioğlu, tarım, hayvancılık, kadın kooperatifleri hakkında hayata geçirdiği projeleri ile dikkat çekiyor.

ÜCRETSİZ DESTEK

– Koyunculuk projeniz nedir?

Hayvancılıkta önemli sorunlardan biri yüksek girdi maliyetleri. Özellikle korona salgını ile beraber hayvancılık yapan çiftçilerimiz çok zor durumda kaldı. Çiftçimize piyasadan çok daha ucuza yem desteği de veriyoruz. Küçük aile tipi hayvancılık yapanlara ise ücretsiz yem desteği veriyoruz. Büyük bir çiftlik kurduk.

Çoğalttığımız hayvanları özellikle kadın çiftçilerimize ücretsiz olarak veriyoruz. Kadınlarımızı üretime katıyor, aile bütçesine katkı sağlamasına olanak tanıyoruz. Köyden kente göçü de önlemiş oluyoruz. Elde edilen sütü büyükşehir belediyesi olarak satın alıyoruz.

KADINLARA TEŞVİK

– Kooperatifçilik alanında neler yapıyorsunuz?

Özellikle kadınlarımızı destekliyor, üretime teşvik ediyoruz. Örneğin, Aydın'ın park ve bulvarlarında gördüğünüz bütün çiçekleri Çine Mutaflar'daki kadın kooperatifinden elde ediyoruz. Aydın ve İzmir'deki kadın kooperatiflerinin ürünlerini tüketici ile buluşturuyoruz. Salçadan erişteye, mantıdan reçele kadar, aklınıza ne gelirse…

Kadınlarımız üretime katılarak aile bütçesine katkı sağlıyor, çocuklarını okutuyor. Aydın'da, adı gibi aydın gençler yetişiyor. Hepsi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği uygarlık yolunda ilerliyor. Bu beni çok mutlu ediyor.

Siyaset üstü dayanışma duygusuyla çalışıyoruz

– İktidarın, CHP'li belediyelerin yardımlarını engellemesini nasıl yorumluyorsunuz?

Salgın sürecinde Aydın'da 46 bin iş yeri kapandı. Vatandaşlarımız zor durumda. Dayanışma duygusu ile çalışıyoruz. Bu, siyaset üstü bir meseledir. Millet içinde imece olur. İmece yüzyıllardır bizim geleneğimizde olan bir usuldür. Biz bu bağlamda hareket ediyoruz.

Amacımız kepenk indiren esnaf, işsiz kalan işçimiz, gelirini kaybeden çiftçimize destek olmaktı. Mağdur vatandaşlarımız ile bağış yapmak isteyen hayırseverlerimiz arasında köprü oluşturmaktı. Belediye başkanları olarak elimizi taşın altına koymaktı. Her şeye rağmen sosyal belediyecilik uygulamalarımızdan vazgeçmiyoruz.

Üretici de tüketici de mutlu

– Halk Ege Et nedir?

Bir nevi market. Besi hayvanı ürünlerini, modern mezbahamızdan gelen büyükbaş hayvan etlerini, yerel tohumlar ile elde edilen meyve-sebzeleri kooperatif ürünlerini Halk Ege Et şubelerinde tüketici vatandaşlarımız ile buluşturuyoruz. Bir köprü vazifesi görüyor, üreticiden tüketiciye direkt ulaşıyor. Bu sayede aracıları ortadan kaldırdık.

Örneğin, dalında 50 kuruş olan narenciye markette 7-8 liraya satışa sunuluyordu. Bunun temel sebebi aracıların yüksek kâr marjı ve ekstra maliyetlerdi. Biz aracıları aradan çıkardık. Böylece hem emekçiye, hem tüketiciye hakkını teslim ettik. Ürünler doğal, hijyenik, ekonomik şekilde halk ile buluşuyor. Sağlıklı, güvenli, ucuz ürünler… Çiftçi de mutlu, tüketici de mutlu.

HALKA 3 MİLYON FİDE DAĞITTIK

Çerçioğlu, “Aydın ekonomisinin yüzde 50'si tarıma dayalı. Tarımın önemli sorunlardan biri ata tohumu eksikliğiydi. Biz ata tohumlarını topladık, belediyemizin serasında fide haline getirdik.

Bu yıl üç milyon fideyi vatandaşlarımıza dağıttık. Vatandaşlarımızdan ricam, bu fidelerden elde ettikleri tohumları, gelecek yıl kullanmak üzere saklamaları” dedi.

Köylümüzü koruyarak yerli ve milli olunur

– Çiftçi merkezi kurduğunuzu duydum. Anlatır mısınız?

Burada hayvancılık, meyvecilik, bağcılık, ata tohumu, şifalı Ege otlarının üretimini yapacağız. Aynı zamanda bir eğitim merkezi olacak. Uzmanlarımız ile nitelikli tarımın nasıl olması gerektiğini anlatacağız.

İTHALAT OLMAYACAK

Her ülke gıda konusunda kendini korumaya aldı. Herkes içine kapandı.  Gıdada eskisi gibi ithalat olmayacak. Kendi kendimize yetmemiz gerekiyor. Elverişli iklime, bereketli topraklara, çalışkan halka sahibiz. Yerli üretime önem vermeliyiz.

Tarım ve hayvancılığı desteklemeli, geliştirmeli, çiftçimizi ve tüketicimizi her anlamda korumalıyız. Yerli ve milli böyle olunur. Kendi kaynaklarınız ile kendi köylü ve çiftçinizi destekleyerek yerli ve milli olunur. Çocukluğumuzda “Yerli Malı Haftası” olurdu. Yine bu felsefeye sarılmak zorundayız. Corona herkesi buna mecbur kılacak.