Arnavutluk’un kara kutusu olarak bilinen ve muhalif lider Azem Hajdari’nin cinayet zanlısı olarak kırmızı bültenle aranan İzet Haxhia Türkiye tarafından 12 yıl sonra Arnuvatluk’a iade edildi.

Dönemin Arnavutluk Cumhurbaşkanı Sali Berisha’nın koruma müdürü olan İzet Haxia, 12 Eylül 1998 yılında Arnavutluk'ta muhalif lider Azem Hajdari ile korumasının öldürülmesinin ardından bu olayın baş zanlısı olarak yargılanmış ve başına ödül konduktan sonra hakkında İnterpol kanalıyla da hakkında tüm dünyada yakalama kararı çıkmıştı. 8 yıl sonra 4 Haziran 2006 Kuşadası'nda yakalanan Arnavutluk vatandaşı İzet Haxhia, Türkiye’de sahte nüfus cüzdanı ve pasaport bulundurmak suçundan yargılanmış ve hüküm giydikten sonra da cezaevine konmuştu. Mahkeme “yeniden yargılanma “ şartıyla iadesine karar verdi

Arnavutluk’ta 12 Eylül 1998 tarihinden beri aranan ve 4 Haziran 2006’da Kuşadası’nda sahte kimlik ve pasaportla yakalanan İzet Haxhia için bir yandan sahte kimlik ve pasaport kullanmak suçundan dava açılırken, bir yandan da Arnavutluk’un iade başvurusu için de mahkeme kararı beklendi. Arnavutluk'tan gelen dosyanın ardından mahkeme, suikastçının Arnavutluk'a iadesine karar verdi. Söke Cezaevi’nde bulunan Haxhia, Türk interpolu tarafından Tiran'dan gelen Arnavutluk polisine teslim edildi.

Arnavutluk’u karıştıran suikast

12 Eylül 1998 tarihinde Arnavutluk'un başkenti Tiran'da meydana gelen olayda, zamanın Cumhurbaşkanı Sali Berisha’nın koruma müdürü olan Albay rütbeli İzet Haxhia, muhalefet lideri olan ve aynı zamanda Arnavutluk Demokrat Partisi Genel Başkan Yardımcılığı, milletvekili ve Arnavutluk Meclis Savunma Komisyonu Başkanı olan Azem Hajdari ile korumasına düzenlenen suikastın zanlısı olarak görülüyordu. Bu suikastın ardından Arnavutluk karışmış, muhalifler Arnavutluk Meclisi'ni, Arnavutluk radyo ve televizyonunu ile Başbakanlık Konutu'nu basmış, ardından da cinayetle suçlanan eski Cumhurbaşkanı Sali Berisha ile Başbakan Fatos Nano istifa etmek zorunda kalmıştı.

FETÖ elebaşlarına karşılık iade mi edildi ?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “ Arnavutluk FETÖ istilası altında “ açıklaması ve Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’nın “ FETÖ tehlikeli bir ağ “ olduğunun söylemesinin ardından FETÖ’nün Arnavutluk’taki yapılanmasına yönelik çalışmalar hız kazandı. Türkiye’nin Arnavutluk’taki FETÖ elebaşlarının iadesine yönelik talebin ardından Arnavutluk’un da Türkiye’de cezaevinde bulunan Azem Hajdari suikastinin zanlılarından ve kırmızı bültenle aranan İzzet Haxhia ile ilgili iade talebinde bulunduğu ortaya çıktı. Türkiye’nin Arnavutluk’un bu talebi üzerine Kuşadası’nda yaşayan ve Söke Cezaevi’nde tutuklu bulunan “ Arnavutluk’un kara kutusu “ olarak da bilinen İzet Haxhia’yı Arnavutluğa iade ettiği ileri sürüldü.

İzet Haxhia İHA’ya konuşmuştu

Arnavutluk’un kara kutusu İzet Haxhia 17 Ağustos 2015 tarihinde İHA’ya özel açıklamalar yapmıştı. İzet Haxhia, ülkesinde o dönemde yaşanan olayların uluslararası bir senaryo olduğunu söyledi. Muhalif lider Azem Hajdari ve korumasını pusuya düşüren kişinin dönemin Cumhurbaşkanı Sali Berisha olduğunu iddia eden Haxhia’nın o dönem İHA’ya yaptığı açıklamalarının tamamı şöyle: “Bu senaryo uluslararası bir senaryo. Bu senaryonun içerisinde Amerikan devleti var, Yunan devleti var. O zamanlarda bu senaryonun son parçası, Arnavutluğun parçalanmasının son halkası Sali Berisha'nın kaçışıydı. O zamanda ben Sali Berisha’nın kaçışını 13 Mart 1997 de durdurdum. Devle iflas ettiği için herkes Sali Berisha’yı suçlu olarak görüyorlar bizim partide rakibi de onu tahtan indirmek istiyorlardı. En büyük rakibi de Azem Hajdari idi. Zaten öldürülmeden önce Azem Hajdari bana teklif etti kurultayda destek istedi. Ben ise kabul etmedim. Kurultaydan sonra bir gecede belli kişilerde Azem Hajdari’yi öldürüyorlar” demişti. Şok açıklamalarda bulunan ve akrabaları tarafından korunan İzet Haxhia, hala ölüm tehditleri aldığını anlattı. İnterpol tarafından hale kırmızı bültenle arandığını dile getiren Haxhia, yaşanan sır cinayetle ilgili bazı önemli sorulara da cevap arayarak yetkililere çağrıda bulundu. Haxhia, “Cenaze törenindeki protesto bir silahlı ayaklanmaya döndü. Bu ayaklanma hükümeti yıkmaya dönüştü. O zamanlar biz Başbakanlık binasına saldırdık, devlet televizyonunu ele geçirdik. Sonra Amerika, Avrupa Birliği baskı yaptığı için Sali Berisha geri çekildi biz ortada kaldık. 1999 yılında ben Türkiye’ye geldim. Darbeden sonra benim için bir emir verildi. Tüm gizli servislerden, askeriyeden nerde görülürse vurma emri verildi. İstanbul’a geldiğimde de beni öldürmek için profesyonel suikastçı tutulduğunu öğrendim. Ben bu senaryonun hepsini biliyorum. Suikaste Sali Berisha ve adamlarının parmağı var. Ben Azem Hajdari’yi telefonla aramışım, çağırmışım; sonrada benim adamlar onu öldürmüşler. Ben soruyorum şimdi, Azem Hajdari’nin telefonu niye yok oldu. Telefon yok ortada. Öldürmeden sonra bir otopsi yapılmamış. Silahlar ortada yok hiçbir şey yok. Azem Hajdari suikasçilerin olduğu arabaya susturucu silahla gidiyor. Ne işi var? Kim yönlendirdi? Ben suçlanıyorum, ben pusuya düşürmüşüm; ama pusuya düşüren kişi Sali Berish" demişti.