Bilinmeyen sırları keşfetmeyi ve gizemleri aydınlaşmak için çalışmalar yapar. Ancak bilimin kontrolsüz bir şekilde kullanılması kimi zaman dönüşü olmayan acılara neden olabilir. Sizler için bilimin neden olabileceği facialardan birini araştırdık. Günümüzde Thalidomide Faciası olarak isimlendirilen olay nedeniyle tüm dünyada yüzlerce bebek sakat olarak doğdu.

İnsanların hayatını kabusa çeviren olayın temelleri 1957 yılında atıldı. Arkasında dönen başarılı ama son derece sapkın doktorların olduğu bir ekip “Thalidomide” etkin madde içeren “Contergan” adını verdikleri bir ilaç üretti. Böylece dünya tıp tarihinin en büyük utancı başlamış oldu: Thalidomide Faciası.

Dünyanın konuştuğu kabus, Almanya’nın Aachen şehrinde başladı. Grünental firmasının ürettiği Contergan isimli ilaç hamilelerde uyku problemlerini ve sabahları duydukları küçük rahatsızlıkları gidermek için üretildi. 1957 yılından 1961 yılına kadar Batı Almanya’da piyasada kaldı. Hatta Avustralya’ya kadar kıtalararası bir dağıtım ağına çıkmıştı. Dönemin haberleşme ve etkileşim koşulları bugün gibi değildi. 50 ülkede satılan Thalidomide etkin maddesine sahip farklı ilaçlar vücutlara yayılmaya başlamıştı. Sonuç ağır oldu: 90.000’den fazla düşük, 10.000’den fazla sakat ve ölüm.

Reçetesiz satılan Contergan prospektüsünde “hamile kadınlar, anne ve çocuklar tarafından güvenle kullanılabileceği” yazıyordu. Oysa yeterli testler yapılmamış hatta kimi denemelerde toksit durumlar fark edilmişti. İlaç yine de piyasaya sürüldü ve dönemin en çok satan ürünlerinden oldu. Zamanla sayılar artmaya başladı. Bebeklerin elleri ve ayakları gelişemiyor, kasıktan ya da omuzdan kolsuz – bacaksız deforme uzuvlar ortaya çıkıyordu. Bebeklerde körlük ve sağırlığa da rastlanıyordu.

Heinrich Mückter (1914-1987), Hitler’in ari ırk çalışmalarının hevesli doktorlarından biriydi. Tifo için aşı geliştirmekte olan Mückter bu uğurda yüzlerce mahkumun ölümünden de suçluydu. Tifo virüsü vücut dışında yaşayamadığı için Nazilerin rehin aldıkları masum insanlara enjekte ediliyordu. Bu psikopat adam yüz binlerce insanın hayatını kabusa çeviren Contergan adlı ilacın da mucidiydi. Thalidomide projesinin başında bulunan adam Nazilerin yargılandığı ünlü Nürnberg Mahkemelerinde (sağda ayakta) hüküm giymiş Otto Ambros’tu. Aslında Grünenthal firmasının tarihinde Nazilerin yeri çok ayrıydı. Firma direkt Nazi partisi üyesi Witz kardeşler tarafından parfüm ve temizlik ürünleri geliştiren bir kimya şirketi olarak kuruldu. Aachen savaş sonrasında Nazilerin Güney Amerika’ya kaçış rotası üzerindeydi. Brüksel ve Hollanda bağlantılı bu hat yerel halk tarafından kaçışı simgeleyen “fare rotası” olarak adlandırılıyordu.


Tüm dünyada engelli doğumların sayısı artıyor ancak nedeni bir türlü bilinmiyordu. Zaman geçtikçe gözler Contergan’a çevrilse de Grünenthal suçlamaları reddediyor, hatta üstünü kapatmaya çalışıyordu. İlaç piyasaya çıktıktan 4 yıl sonra 1961 yılında Hamburg’ta yaşayan bir çocuk doktoru tarafından mercek altına alındı. Widukind Lenz, özellikle erken hamilelik dönemindeki Thalidomide kullanımı ve kusurlu doğumlar ile ilgili kanıtları Grünenthal’a sundu. Kasım ayının ortalarına doğru firmanın artık kaçacak deliği kalmamıştı Contergan toplatılmaya başlandı. Ardından ise dava süreci başladı. Nisan 1970 yılında Grünenthal ilacın yıkıma uğrattığı ailelere toplam 100 Milyon Mark ödemeye mahkum edildi. Thalidomide’in mağduru olmayan sadece iki ülke olduğu söyleniyor: Türkiye ve ABD. Olayın ardında aynı zamanda İstiklal Madalyalı bir kahraman yatıyor: Ord. Prof. Dr. Süreyya Tahsin Aygün. Thalidomide etkin maddeli ilaçlar tüm dünyada farklı isimlerle leblebi gibi satılırken, Prof. Aygün Sağlık Bakanlığı’nı ilaca karşı uyarıyor ve ülkeye girişine engel oluyor. Bugün ülkemizde Thalidomide kullanımına bağlı hiçbir vaka yoktur.

Stolberg kasabasına ölen çocukların ve binlece sakat kalan hastanın anısına bronz bir heykel dikiliyor. Firmanın 50 yıldır hastaları ve aileleri görmezden gelme çabası bir özür konuşmasıyla teselli edilmeye çalışılıyor. Hatta heykelin parasını ödemeyi teklif eden firmaya, bir kere daha sert tepkiler geliyor.

Bugün dünyanın en iyi Bach yorumcularından biri olarak gösterilen 1959 doğumlu Thomas Quasthoff, Thalidomide’in ilk mağdurları arasında. Hiçbir zihinsel sorunu olmamasına rağmen, vücuduna göre iri kafası ve kol ve bacak kemiklerinin gelişmemesi sebebiyle çocuk yaşta ruh ve sinir hastalıkları hastanesine yatırılmış.